• Aydın22 °C

Figen Yıldırım CİVAN / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Figen Yıldırım CİVAN / Köşe Yazarı

KALEMİM

12 Aralık 2019 Perşembe 23:36

İnsan Komikleşince! 

Kalem benim değil mi? Vallahi, öperim ben bu kalemi! Öperim dedimse, dudaklarımı mürekkeple boyamak için değil tabi! Ucundan öpmem de, yanından, kenarından öperim. Üstelik nerden bilirsiniz, belki o kurşun kalemdir! Dolma kalem kullanma modasının çoktan geçtiğini bilmeyen mi var? 

A...a... Adam belki klevyeyle yazıyordur! 

Canım her neyse, döktürüyor ya sen ona bak! . Durmadan yazmak! .. Öylesine uçuk kaçık millet olduğumuz sevdalarımızdan belli değil mi? Yanıyoruz, tutuşuyoruz, yanıyoruz kül oluyoruz ama bitmek bilmiyor yürek yangınlarımız! İnsan sevdalandı mı bizim insanımız gibi sevdalanmalı. Sevdi mi sevgisiyle öğünmeli, ve sevgisini yedi düvele ilan etmeli! 

Aaaaaah.... Ah! .. Söz dönüp dolaşıp şu içinden çıkılmaz sevdaya dayanmıyor mu! .. Fehatı Şirini, Yusufu Züleyhası, Arzusu Kamberi, Leylası Mecnunu..... Asırlar geçse de aradan insan nasıl unutur bunu! 

Şiir yazıyorum, şiir! .. Kalemimi öpüyorum arada bir. Neden mi? Bir günde beş on tane şiir... Yazmak elbette kolay değil! .. Ama vallahi bu şiirleri ben yazmıyorum! .. Şu sözümü hiç dinlemeyen kalem yok mu, şu yaramaz kalem, hepsi onun suçu.. Bir başladı mı yazmaya dur durak bilmeden yazıyor babam, yazıyor! ... 

Yeminle söylüyorum, bu şiir yazma sevdası, üstelik sürekli sevda üstüne şiir yazma tutkusu benim marifetim değil, kalemimin marifeti... Bu arsız kalem sözümü dinlemediği için çok büyük şiir enflâsyonu yaratıyor. Nasıl yaza yaza bitmiyorsa, okuya okuya da bitmek bilmiyor. Ellerim yazmaktan, gözlerim okumaktan acayipleşti vallahi! ... 

Arada bir kalemle tersleştiğimiz de oluyor. Ben serbest yazmak istiyorum; o yok illâki hece vezni olacak diye tutturuyor.... “Nasıl yani” diyorum! .. İllâ ki, devenin kumda ayak seslerine uygun yazılan “aruz” gibi diye karşılık veriyor. “Yok...” diyorum, “ bu beni kısıtlar. Ben yazacaksam özgür olmalı, dilediğim yana salınmalıyım. Beni kimsenin bağlamasına izin veremem! ” 

Ara sıra, şu kalemle bir sohbete dalışımız var ki, sorma gitsin! Konuşmamız sürecinde bir de bana bozuk atışı var! .... Neymiş efendim, ben kendisini bu konuda yetersiz bulmuyormuşum. Şiir yazanların farklılıklarını görmüyor, onları yeterice anlamak istemiyormuşum. Bir düşünceyi kağıda dökmek istediğimde inat ediyor, Nuh diyor peygamber demiyormuşum, daha neler... neler... 

Bilmem duydunuz mu? Adamın olmadığı yerde keçiye “Abdurrahman Çelebi” diyorlarmış. Benim kalemimle tutturaklı sohbetimiz biraz da buna benziyor. İçimden söyleniyorum, “kalemimle konuşmayıp da kiminle konuşacağım, konuşma, sırası geldiğinde bir gereksinme değil mi? ” Kör olası kalem, önce benimle konuşması gerekir! .. Oysa, o durmadan çiçekten çiçeğe konan arılar gibi daldan dala uçuyor. Doğrusunu isterseniz kalem uçunca, benim de keyfim kaçıyor.... Hoşça kalın......
 

Bu yazı toplam 44697 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim