Bekir AYGÜL / Köşe Yazarı

Bekir YÖRÜKOĞLU

“AYDIN’DA SATILIK GAZETECİLER Mİ VAR?”

            Bu günkü yazımın başlığını atarken hiç bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. Esef duyarak Aydın’da gazeteci geçinen bazı kişilerin maalesef bir gecede meyhane köşelerinde, içkili restoranlarda veya birahanelerde bir iki kadeh atarak hesabı ödeyenin adına onun anlattıkları yalan yanlış bilgileri sanki doğruymuş gibi gazetelerinde ve internet köşelerinde yazmaları gazetecilik adına utanılması gereken en önemli hususlardandır.

            Bu tip gazetecilerde, haysiyet ve şeref mefhumu dumura uğramış durumdadır, kurbanlarının hak ve hukuku onlar için hiç önemli değildir.Bir iki kadeh içki için, ceplerine konan bir iki paket sigara parası uğruna olmadık yazıları, ele alınması kimsenin hayrına olmayan konuları dahi yazarlar. Başkalarının kişilik hakları onların umurunda değildir.tek düşünceleri geceleri hangi meyhanede ve kimin sırtından geçinelim, kime hangi iftirayı atalım, kimi yıpratalım, kim ve hangi kurum hakkında daha çok karalamaca yapalım ki daha çok para kazanalım derdindedirler.

            Kendilerini sürekli gündemde tutmak için başkalarına saldırmaktan adeta zevk aldıklarından nerede yolunacak gaz var sürekli onun peşindedirler.Bu gün iktidarla uğraşırlar, yarın bürokratlarla öbürgün işçi-memurla uğraşırlar.Parayı kim çok verirse,içki parasını kim karşılarsa hemen onun kulu kölesi oluverirler.

            En önemli özelliklerinden biriside nerede suistimal edilmeye, her yöne çekilmeye müsait konular var hemen oraya doğru yönelir, adeta avını bekleyen çakallar gibi parça koparma peşine düşerler. Avın kendisinin hakkı olup olmadığına, helal- haram olduğuna bakmaz işi gücü cebini doldurmaktır gayesi. Başkasının kişilik hakları hiçde umurunda değildir.Tek düşüncesi karnını doyuran kişinin kulu köpeği olmaktır. Ona layık olmaya özen gösterir.

            Birde bu tip gazetecileri kullanmayı çok seven çevreler vardır.Bu çevreler bazen siyasetciler bazen kindarlar bazen çekemeyenler bazende ortalığın karışmasından menfaat temin edenler vardır.Bu çevrelerde sufli amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla kedinin fareyi aradığı gibi kullanabileceği gazeteciyi aramaya başlar. Bu gazetecinin adı sanı kimliği hiç önemli değil adı Hasan, Hüseyin Metin,Tekin soyadı çakal,avcı,can,tan… olmuş fark etmez önemli olan kendisine hizmet edecek düşük karakterli birisinin olmasıdır.

            Bu çevreler birde işin mali boyutunu hesaplarlar. En ucuz maliyetle en azami verimi almayı amaçladıklarından bir iki birayla veya bir iki kadeh rakıyla işi halletme yoluna giderler.Arada birde pohpohlarlar sen Aydın’ın en büyük gazetecisin, seni herkes tanır, sen ileride parmakla gösterilecek seviyeye geleceksin diye şişirmece laflar kullanarak, yaptırmak istediklerini bir bir kafasına monte ederler. Bu kişi artık bunlara hizmet etmeyi alışkanlık haline getirmiştir.Ne zaman torbasında saman ve arpa bitti hemen bu çevrelere yaklaşarak harama alışmış midesini doldurmaya çalışır. Bu işten her iki tarafta memnun, hem yedirip içirip yanlış bilgilerle kamuoyunu yönlendirenler hemde  şeref haysiyet,dürüstlük,doğruluk,tarafsızlık kelimeliri kendisi için bir anlam ifade etmeyen bu tip gazeteciler.

            Bize düşen görev:

            Aydın kamuoyunun yakından tanıdığı bu tip gazetecilere meydanı bırakmadan, halkımızı doğru ve yansız bilgilerle donatmak, sorunları açık ve seçik olarak dile getirerek çözüm yollarınıda göstermek suretiyle meydanı boş bırakmamaktır. Meydan boş kalırsa ortalıkta çakallar cirit atar, yeni yeni çakallarda sürüye katılmaya başlarlar.Onun için Türkiye ve Aydın adına hepimiz uyanık olmak zorundayız.

            İnsan ve insanlık sevgisinden yoksun,işi-gücü fetbazlık olan, kötü fikirleri kendisine şiar edinmiş olanlarla mücadele;  gazetecisi-yazarı ile esnafı-çiftçisi ile hepimizin en öncelikli görevleri arasında olmalıdır.