Ahmet SAKAR / Köşe Yazarı

Ülkemizde gündem o kadar hızlı ve baş döndürücü bir şekilde ilerliyor ki takip çok zor. Yazılmak isteyip de ele alamadığımız, ıskaladığımız konular bu nedenle çoğalıyor. Ama dün o kadar önemli bir olay oldu ki bunu hemen sıcağı sıcağına yazmam gerekiyor.

                Dün internette dolaşırken akıllara durgunluk verecek büyük bir komployu daha duydum. Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen görüntüler etrafında bin bir çeşit yorumun, internet sayfalarından fırlayacakmış gibi durması beni dehşete düşürdü. Deniz Baykal’ın tamamen özel hayatını ihlal anlamına gelen görüntülerden bahsedilmesi, beni çok üzdü. Namuslu ve şerefli insanların hayatlarına böylesine paslı bir kama gibi girip, insanların ruhlarını cam kırığı ile yaralamanın en aşağılık bir iş olduğunu söylemek lazım.

                Türkiye’de siyasetçi olmak isteyenlerin, göğüslemek zorunda olacaklarının yer aldığı listeye, yeni bir madde daha eklenmiş durumda. Kendisine en içten duygularımla geçmiş olsun diyor ve başlatacağı “büyük hukuk mücadelesinde” sonuna kadar yanında olduğumu, huzurlarınızda açıklamayı, yazarlık şerefinin nişanesi olarak buraya koyuyorum.

                Sayın Baykal ile siyaseten hiçbir ortak paydam mevcut değil. Ama insani her türlü ilişkinin insana yaraşır şekilde yapılmasından yanayım. Karşıdakini böylesine alçakla komplolarla saf dışı bırakmaya çalışmak kesinlikle çok kötü.

Sayın Baykal, eğer son yılların en etkili ve en karakterli bir siyaset ve liderlik makamını temsil ediyorsa, kesinlikle bu hukuk mücadelesini en güzel şekilde sonuçlandırıp, kazanacağına inancım tamdır.