• Aydın22 °C

Alper DERELİOĞLU / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Alper DERELİOĞLU / Köşe Yazarı

EMPERYALİZİMİN ODAĞINDAKİ TÜRKİYE

05 Nisan 2012 Perşembe 02:19

*** EMPERYALİZMİN ODAĞINDAKİ TÜRKİYE***

                Merhabalar değerli okuyucularım. En son yazımdan bu yana gündem o kadar dolu ki yeni köşe yazımın konusunu seçmekte epey bir zorlandım. Önce son iki haftada neler yaşadık onları bir hatırlayalım. Yeni eğitim sistemimiz Meclis Genel Kurulundan geçti. Artık 4+4+4 ya da 3*4 kesintili ve zorunlu eğitim sistemine sahibiz.  Günelrce eylemler yapıldı. Aydın Barosu dahil bir çok sivil toplum kuruluşu hiçbir bilimsel gerçeklie dayanmadan adeta İktidarın dayatmacı tutumu ile yasalaşan bu tasarıya karşı sesini yükseltti, tepki gösterdi. Ama ileri demokrasilerde muhalifet dinlenmez. İleri demokrasiler ileri vites gibidir. Ancak kendin için zorunlu olduğunda vitesi küçültürsün. Yoksa koy ver gitsin. 

            İstanbul’da garip bir toplantı yapıldı geçtiğimiz hafta Suriye’nin Dostları toplandı. Aslında Suriye’nin emperyalist dostları desek daha doğru olur. Esad rejimi ile bir –iki yıl önce hiçbir sorunu olmayan, Sayın Başbakanın ‘’Kardeşim Beşar’’ dediği, fist ladylerin düşman çatlatırcasına boy boy poz verdiği, karşılıklı hediyelerin alınıp verildiği bir boyuttan ilişkiler bir anda savaş çığırtkanlığı noktasına geldi. Suriye bölgesel konjötür açısından önemli bir Ülke. Zira Suriye’nin emperyalist uşağı bir yönetimin eline geçmesi hem İsrail’in bölgedeki etkinliğini arttırır hem de Ülkemizin güneydoğu, doğu bölgelerini ve Irak’ın kuzeyini de içine alan büyük Kürdistan’ın resmen kurulmasının zeminini hazırlar. Bu politikanın getirilerini çok iyi bilen Neo-con’lar işe ilk elden Suriye’den başlamak istiyorlar. Türkiye’dek iktidarı da bu konuda her anlamda baskı altında tutyorlar.

                  Suriye ile ilgili güzel hatıralarımız yok elbette. 1998’de Terörist Başı Apo yakalanıp yargılanmadan önce artan siyasi baskılarla önce mesken tuttuğu Suriye’den , savaş ilanına varan diplomatik ilişkilerin netciesinde önce Yunanistan’a ardından İtalya’ya , orada da bir süre kaldıktan sonra Kenya’ya gitmiş ve Kenya2da Amerikalılar tarafından yakalanılarak Türk Özel Kuvvetlerine teslim edilmişti. O gün Suriye’ye savaş ilan etmiştik. Çünkü haklıydık. Ülkenin başına bela olmuş bir terör örgütünün liderini Suriye barındırıyordu. Baba Hafız ESAD ilk anda, Apo’nun Suriye’de barınmasının Suriye’nin iç işi olduğunu, bu konuda diplomatik taleplerin karşılanmayacağını  ifade eder nitelikte açıklamalar yapmıştı. Ardından uyguladığımız ekonomik ve siyasi ambargoalra dayanamayınca  Apo’yu ülkeden atmak zorunda kaldı. Ama o gün Türkiye haklıydı. Yumruğunu çok sert bir şekilde masaya vurmuştu. Maceranın Suriye dışındaki bölümleri ise tam bir komedi idi hep birlikte izledik. Avrupanın sahte ve emperyalist yüzünü gördük. İzledikçe tiksindik ve bugünlere geldik.

               Elbetteki Suriye Rejiminin tamamiyle demokratik ve özgürlükçü bir rejim olduğundan bahsedemeyiz. Ancak şöyle de bir gerçek var; Suriye’yi diğer Arap toplumlarından ayıran laik bir yönetimin olması ve %32 oranındaki alevilerin yönetimde ağırlığa sahip olmasıdır. Suriye her dönemde Amerika ve diğer Batılı ülkelerin işbirliğini reddetmiştir. Diğer Arap Ülkeleri gibi petrolünü ve diğer kaynaklarını emperyalistlere peşkeş çekmemiş, dik duruşu ile beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz Ortadoğu için her dönemde bir güç dengesi oluşturmuştur. Şimdi Suriye yine yaşanan bu iç karışıklıkları bir iç mesele olarak görüyor. Arap Baharının yaydığı o kan ve gözyaşı kokularının kendi ülkesine de sirayet ettiğini düşünüyor. Bunda da sonuna kadar haklı. Tunus’tan başlayarak Mısır, ardından Cezayir ve Libya ile devam eden sahte devrimler sonucu diktatörler gitti ama yerlerine bu kez emperyalizmin kuklası yönetimler geldi. Bu devrimelr halktan çalındı. Sömürgecilerin darbeleri oluverdi. İşte Şam yönetimi bunun farkında ve sonuna kadar da mücadeleye hazır.

                

           Acı olan şu ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti en yakın komşusularından biri olan Suriye’nin parçalanması ve işgali projesinin hayata geçirlmesi için A.B.D. ve diğer Emperyalist Ülkelerle işbirliğine gidiyor. Türkiye rejim ihraç eden taşeron konumuna getirilmek isteniyor. İşte içimi yakan tablo budur sevgili dostlar. ‘’YURTTA SULH, CİHANDA SULH’’ diyen Atatürk’ün mirasının aksine komşumuzun toprağına göz diken İsrail ve AB.D.’nin taşeronu oluyoruz bugünlerde. Aynı Libya’da olduğu gibi. Bunu kabul etmek, içimize sindirmek mümkün müdür? Emperyalist Projelerin mihmandarlığını yapmak bu Ülkeye reva mıdır? Emperyalizm öyle bir canavardır ki; önce etrafındakileri yer ve yutar sonrada kendi bünyesindekileri. Önce Suriye ardından İran ve son olarak Türkiye emperyalist kuşatmanın hedefindedir. Büyük Orta Doğu Projesinin eş başkanı olduğunu söyleyen bir Başbakanı olan bir ülkeden başka bir şey de beklenemezdi zaten. Türkiye bölgede müthiş bir cenderenin içine atılmak istenmektedir. ‘’Suriye’nin Dostları’’ toplantısı bunun ilk adımıdır. A.B.D. Türkiye’den ileride isteyeceği tavizlerin ön hazırlığını yapmaktadır.

   

             Doğalgaza ve elektriğe gelen %8,1 ile %18,71’lik  zam beni de olduğu gibi kimseyi şaşırtmadı. Zira kamu maliyesi zorda.  Bir yandan dış ticaret açığının ağır yükü diğer yandan bir önceki dönemin bütçe açıkları iktidarı zor durumda bırakmıştır. Yine bir namertlik yapıp bölgesel yanlış dış siyasetin faturasını vatandaşa kesmiştir. Sonra da kalkıp bu zamnalra bir kulp uydurmak zorunda kalmışlardır; ‘’Küresel ve bölgesel konjoktürel veriler enerji piyasasında önemli bir açık ve daralmaya yol açmıştır. Maliyet çıktıları artmıştır. Bu anlamda yapılan bu ayarlama aslında 2008’in fiyatlarının tüketiciye yansıtılmasıdır.’’ Yani Türkçesi şu sevgili vatandaş; biz uluslararsı siyasette kriz üstüne kriz ürettik. iran bzie doğal gaz satışını durdurdu. Rusya’da metre küp başına aldığımız doğal gaza zam yaptı. Bize de bu zammı size yansıtmak kaldı. Emperyalizm her zaman faturayı sömürdüğü ülkenin halkına çıkarır. Artık bu gerçeği gör ey Halkım.

             
                Eğitim sisteminin dönüştürülmek istenmesinin altındaki gerçek de emperyalizimin Türk Toplumunu dönüştürme, Cumhuriyetin kazanımlarının ortadan kaldırılamsı ve Atatürk’ü unutturma çabasıdır. Amerika ve İsrail bölgede sözünden çıkmayacağı, tüm politikalarını anında yerine getriecek bir uydu Türkiye istemektedir. Neo-Con toplum mühendisleri uzun yıllar Türk Halkını grek psiko-moral gerekse de tüketim alışkanlıkları açsıından çok iyi tahlil etmiş, ilk düğmeye 80 Darbesi ile basmış, ardından tüketim toplumunun tohumlarını atmıştır. Sadece kendine verilenle yetinen, düşünmeyen, sorgulamayan, itiraz etmeyen bir ensil yetiştirilmesi planlanmıştır. Kısmen de bu başarılmıştır. Şimdiki hedef Cumhuriyet Rejimini dönüştürmektir. Ilımlı İslam rejiminin uygulandığı bir Türkiye hem Arap Toplumu üzerinde etkili olacak ve liderlik edebilecektir, hem de her  daim ileri karakolluk görevini tam olarak yerine getirebilecektir. Yeşil Kuşak Projesi ile bölgede Amerikan ya da İngiliz Üssü bulundurulamsı bile mevzu bais olmayacak, dönüştürülmüş Türkiye her an savaşa hazır bir yapıya kavuşmuş olacaktır. Tüm kavga böyle bir Türkiye içindir. Muhalefetin susturulduğu, hapse atıldığı, gazetelerin tamamen bağımsızlığını yitirdiği, her alanda dinin referans alındığı bir Türkiye yaratmak. 

 

        HUKUKUN SİYASETİN EMRİNE GİRDİĞİ, SAVUNMA HAKKININ HER GEÇEN GÜN BİN BİR TÜRLÜ KISITLAMALARA MARUZ KALDIĞI, HALKIN ADALET HİZMETLERİNE ULAŞMASININ HER GEÇEN GÜN DAHA DA ZORLAŞTIRILDIĞI İLERİ DEMOKRASİ UYGULAYICISI ÜLKEMİZDE BU ZOR ŞARTLAR ALTINDA GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRİRKEN TACİZ VE SALDIRILARA MARUZ KALAN, TELEFONLARI DİNLENEN, ARABULUCULUK YASA TASARISI İLE YETKİLERİ TÖRPÜLENMEYE ÇALIŞAN TÜM MESLEKTAŞLARIMIN 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜNÜ CAN-I GÖNÜLDEN KUTLARIM. HUKUK REHBERİMİZ, UMUT IŞIĞIMIZ OLSUN.

            Unutmayalım; Tüneller uzun olur ama bir aydınlığa çıktın mı işte o zaman gözlerin öyle bir kamaşır ki yitip giden zamanı anmak bile gelmez içinden. Sanki o sıkıcı karanlık hiç yaşanmamışcasına için zafer naraları atar ve kaldırırsın elini havaya ve haykırırsın Tanrıya; ''Şükürler olsun.''

www.aydinozel.com Köşe Yazarı Avukat Alper Derelioğlu

Bu yazı toplam 1408 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim