Hakan DEMİR / Köşe Yazarı

Değerli okuyucular, hepinize en içten dileklerimle selamlarımı gönderiyorum yazıma başlamadan önce.Bu sefer kaleme aldığım yazıdaki amacım,yukarıda yazdığım başlıktan hareketle ,aslında çok derinleşmiş bir probleme işaret etmek.O derinleşmiş olan problem de ne biliyor musunuz?

Problemi,  yeni okuduğum yaşanmış bir olayı anlatarak izah edeyim.

Yaklaşık 30 yıl önce yaşanmış bir olay bu.Yaşlı  kadın cezaevine oğlunu ziyarete gitmiş.Tabi ziyarete gittiği cezaevi askeri cezaevidir.Oğlunun ne için tutuklandığını da bilmeyen bir yaşlı kadın aynı  zamanda.Görüşmeye gittiğinde oğlunu görüşe iki asker koluna girerek getirmiş.Tabi kadının bundan haberi yok.Oğlu, annesiyle görüşürken de ayakta durmakta zorlanıyor ve parmaklıklara yaslanıyor.Kadın sonra oğlunun ayakta zor durduğunu farkedince oğlu zoraki dik durmaya başlamış, annesinin yüreği yanmasın diye.Askerler de görüşün bittiğini söyleyince anne istemeye istemeye ,gözü arkada kalarak ayrılmış görüşten.Tabi malum genç görüşe getirilene kadar birkaç düzeltmeden geçirilmiş.Temiz kıyafet vb...Bir sonraki görüşe de gencin annesi değil babası gelmiş.Oğlu sormuş "Annem neden gelmedi?" diye.Babası da "Geçen senin annene verdiğin yıkanacak kıyafetlerden dolayı." demiş.Meğer yıkanacak kıyafetlerin içinden ,yarısı yırtık, paçaları kanlı bir pantolon çıkmış.Yani oğlu türlü işkencelerden geçmiş ve gönderilmemesi gereken bu pantolonu da yanlışlıkla annesine göndermişler.Şimdi soruyorum size değerli okuyucular.Bunun sorumlusu kim acaba diye.Bu ve bunun yüzlercesi desem abartmış olmam herhalde.Gelelim şimdi başlığa.Ergenekon deyince aklımıza ilk gelen şey yer altından çıkan cephanelerdir sanırım.Balyoz deyince de cami bombalamadan tutunda daha neler neler....

Referandum tam olarak meseleyi çözmese de problemin kaynağı yine referandumda gizli.Neden mi?

Bakın! İnsanoğlu her kadar güzel bir varlıksa da ,çok büyük hatalar yapabilecek kompleks yani karmaşık bir varlık.Siz bu hataların bir de devletin en üst makamlarında yapılan hatalar olduğunu düşünürseniz işin ucunun nereye varacağını kestirebilirsiniz.Örneği, zaten açık ve seçik basını az çok takip eden biri için.Mesele yapılan hataların denetlenebilirliği ve sonra hesabının sorulmasıdır.Bizim inananlar olarak kimseyle bir husumetimiz olamaz.Fakat yapılan hataların boyutu ve şekli gözlerinizin önünde.Hesabı soruluyor mu yoksa sorulmuyor mu yine yorumu size bırakıyorum.Bu şekilde muamele gören  yüzlerce ülkücü,solcu vb. insanımız var.Alevi de bizim kardeşimiz,laz da...Bütün bu olaylar bir daha yaşanmasın ve herkes her türlü denetime açık olabilsin diye yapılıyor referandum.Bütün askeri kararlar yargıya taşınabilecek artık, referadumdan evet oyu çıkarsa.Darbe yapanlar da yargılanmaktan kaçamayacak.Size bu konuda çok yakın tarihten (1 yıl önce)bir örnek daha vereyim.

Erzincan'da bir kadın haksız gözetim altında tutulmaktan ve yapılan muameleden  karnındaki çocuğu düşürmüş.

Şimdi inananıyla,ülkücüsüyle,solcusuyla,demokratıyla topyekün bir hesap sormayı kabul etme veya etmeme olayı bu referandum meselesi.İnsan, her zaman kontrol altında tutulması gereken,denetlenmesi gereken bir varlıktır. Hem iyi yönleri ,hem kötü yönleri vardır.İyi yönleri geliştirilebildiği gibi,kötü yönleri de daha kötü hale getirilebilir.Tabi kötünün daha kötü hale gelebilmemesi  için de denetlenmesi gerekir.Eğer hata gerçekten de  varsa, cezasının verilmesi gerekir.Referandumda hiç kimseye parti dayatması veya kültüründen,görüşünden vazgeçmesi gibi bir  şey söz konusu  değil.Bir kaç maddesi tamamen kurumların denetlenebilirliğinin önünü açacak düzenlemeler.

Siz şimdi siyasi otoritenin yetersizliğini düşünüyorsanız ona bir dahaki seçimde oy vermiyorsunuz.Peki hatayı kurumlar yapıyorsa hesabını sorabiliyor musunuz?Seni bir daha seçmem diyebiliyor musunuz?Peki onlar nasıl hesap verecekler o zaman?Meseleyi daha çok örneklerle çoğaltabiliriz.Hesap sorabilmek için referandumda evet diyoruz.

B HAKAN DEMİR