• Aydın30 °C

Bekir AYGÜL / Köşe Yazarı

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bekir AYGÜL / Köşe Yazarı

Türk Dış Politikasının Başarısı

19 Ocak 2011 Çarşamba 03:38

“TÜRK DIŞ POLİTİKASININ BAŞARISI”

           

Türkiye dış politikası, Ak Parti döneminde bir hayli değişim ve dönüşüm yaşadı.

Hepimizin hatırlayacağı gibi Abdullah Gül Başbakan iken Ak Partinin Genel Başkanı sıfatıyla Recep Tayip Erdoğan, dış siyasete ağırlık vererek komşu ve dost ülkelere gezi turu düzenleyerek aktif bir dış politika sergiledi.

Aynı şekilde Abdullah Gül Dış İşleri Bakanı olduktan sonra aktif politikayı aynen devam ettirdi ve bu politikası yüzünden basında sık sık eleştirilere muhatab oldu.Yine Sayın Ali Babacan ve arkasından Davutoğlu da Ak Partinin aktif dış politika anlayışını devam ettirdi ve hala devam ediyor.

Daha önceleri, sorun alanlarına çatışmacı bir yaklaşımla bakmaya alışmış Dış İşleri Bakanlığı, Ak parti iktidarında bu bakış açısını terk etti.

O zamanlar kuzeyde Rusya ile, güneyde İran’la , Arap ülkeleriyle ve tüm komşularımızla ilişkilerimiz gergin ve çekingen politikalar üzerine kurulu idi. Hemen hemen tüm komşularımız hakkında önyargılı kurgular üretilmek suretiyle ilişkilerimiz minimum seviyelerde geziyordu.

Ama şimdi Ak Parti geliştirdiği dış politikalarla,

            Sorunların konuşarak ve anlaşarak çözülebileceği varsayımını temel almaya ve enerjisini bu varsayım üzerine bina etmeye başladı.

            Dolayısıyla eskiden sorunları kalıplaştırmaya, dondurmaya ve olabildiğince gündem dışı tutmaya alışmış olan bir tutumdan, tam tersine meselelerin üzerine gitmeye, insiyatif almaya hazır bir tavıra geçildi.

            Bu yeni bakış açısı, Türkiyenin, küresel dünyanın aktörü olmaya aday bir ülke olarak düşünülmesine neden oldu. Ve sonuçta 47 yıldır sürdürülen bir hayal, dünya konjoktürününde elverişli olması sayesinde gerçekleşti.

            Hemen hemen her meselenin çözümünde rol almaya hazır ve son derece hevesli bir Türkiye var artık. Sadece bölgesinde değil tüm dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden ve çözüm yolları geliştiren bir kadro iş başında… ABD-İran, İsrail-Filistin sorunlarında arabuluculuk yapması, Lübnan, Tunus, Cezayir gibi ülkelerle yakın temaslar içinde olması, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkeleriyle ticari ve dostluk anlaşmaları imzalaması velhasıl dünyanın hemen hemen tüm ülkeleriyle diyalog içinde olması Türkiye’yi saygın bir duruma getirmektedir. Bu durum Türkiye dış politikasının uzun yıllar  bastırılmış olan kendini kanıtlama ihtiyacınıda yansıtıyor aynı zamanda…

            Yurt içinde kimileri Türkiyenin şu anda uyguladığı dış politikadan rahatsızlık duysada artık Türkiye kabuğunu kırdı ve uluslar arası alanda hatırısayılır, sözü dinlenir ve güvenilir bir ülke olma özelliğine kavuştu.

            Türkiyenin BM güvenlik konseyi geçici üyeliği hiçde hafife alınacak bir husus değildir. Dış politika alanında belkide cumhuriyet tarihinin en büyük kazanımlarından biridir.

            Bu kazanım aynı zamanda dış politika alanında diğer başarılarada bir vesile olacak bir kapı açmaya başladı. Bu anlamda işi hafife alanlara birazcık insaf diyorum.

            Komşularla sıfır sorun anlayışı başarıya ulaşmış, çoğu ülkelerle vizeler kaldırılmış, pek çok ülke Türkiye’yi arabuluculuk konusunda güvenilir bir ülke olarak görmektedir.

            Ancak dış politikada giderek aktif olan Türkiyenin, yurt içinde beklenmedik bir şekilde kırılmaya doğru itilmeye çalışılması da dikkatlerden kaçırılmaması gereken hususlardan birisi olarak duruyor..

            Bunun nedeni dışarıya karşı kullanılan dilin ve savunulan tutumların iç meselelerde kullanılma zorluğudur…

            Başkalarına tavsiyelerde bulunurken diyalogu, çözümü, adaleti savunan bir ülkenin, iş içerideki sorunlara geldiğinde bir anda tam tersi bir tavra kayması kabul göremez. O nedenle Türkiyenin kendi dış politikasında kabullenmiş gözüktüğü ilkelerin aynen geçerli olması beklenir. Bu ise Ak Parti hükümetinin, muhalefet partilerinin tutumlarını ve geliştirdikleri politikaları iyi analiz etmesi ve perde arkasını iyi okumasına bağlı gibi gözüküyor…

            Çünkü demokrasinin ima ettiği reform adımlarını atamayan, temel özgürlükleri bastıran bir ülkenin, kendisini dünyanın geri kalanına bir “sorun giderici” olarak tanıtmaya çalışması gülünç olur… Bu konularda özellikle muhalefet partilerinin söylemleri dikkatle takibe alınmalıdır.

Bu yazı toplam 1308 defa okunmuştur.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim