• Aydın16 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Baydar : Jeotermal'de ÇED Raporu İstenmiyor
08 Ağustos 2015 Cumartesi 00:21

Baydar : Jeotermal'de ÇED Raporu İstenmiyor

CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi BAYDAR son dönemde ülkemizde ve Aydında açılan Jeotermal Santralleriyle ilgili ÇED Raproru istenmediği ve bunun vahm sonuçlar doğurduğundan bahsetti.

CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi BAYDAR son dönemde ülkemizde ve Aydında  açılan Jeotermal Santralleriyle ilgili ÇED Raproru istenmediği ve bunun vahm sonuçlar doğurduğundan bahsetti. 
CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi BAYDAR yaptığı açıklamada; Bilindiği üzere başta Germencik olmak üzere tüm çevre il ve ilçeler, son yıllarda bir jeotermal santral istilasıyla karşı karşıya. Jeotermal santraller gibi; doğadan enerji elde etmeye çalışan tüm üretim yöntemleri ve işletmeler, dünyanın her yerinde bir “çevre değerlendirmesi planı” doğrultusunda hayata geçer. Bu, insanın doğadan elde edeceği enerjinin faydasıyla, doğayı tahrip etmesi durumunda karşılaşacağı zarar arasındaki dengenin gözetilmesinden başka bir şey değildir. Ülkemizde de, uyulan uluslararası anlaşmalar ve anayasal gerekçeler nedeniyle Çevre Etki Değerlendirme Raporu, bu türden işletmelerin açılabilmesi için zorunlu bir ön şart olarak belirlenmişken; çıkarılan yeni kararlarla, jeotermal enerji üretimi yapacak bir işletme için, ÇED raporu zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Bu zorunluluk ortadan kalktığı gibi; yeni değişiklikle, özel olarak valilikler herhangi bir santralden ÇED raporu isteyip istememe yetkisiyle donatılmıştır. Ancak anlaşılan odur ki, valilikler bu yetkiyi her daim jeotermal santraller lehine kullanacaktır. Zira şimdiye kadar açılan jeotermal santrallerin % 95’inden ÇED raporu istenmemiştir dedi.
Bu valiliklerin başında kuşkusuz ki Aydın Valiliği gelmektedir. 
CHP Aydın Milletvekili Prof. Dr. Metin Lütfi BAYDAR Jeotermal, bilimsel ve amacına uygun kullanılırsa, yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Lakin jeotermal akışkanlar,  hem üretim aşamasında kullanılan bazı kimyasalların ve hem de yeraltında mevcut olan diğer başkaca metal ve minerallerin etkisiyle zehirli birer atığa dönüşmektedirler. Yapılan tüm bilimsel incelemelerin sonucu; bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Örneğin jeotermal enerji üretimi sonucunda yeryüzüne çıkan akışkanların güçlü derecede; Lityum, Borik Asit, Arsenik, Kurşun, Cıva, Hidrojen Sülfür ve Amonyak barındırdığı gözlemlenmiştir. Aynı şekilde jeotermal üretim sonucunda havaya salınan buharın yine yüksek dozajda; Karbondioksit, Hidrojen, Sülfit, Amonyak, Cıva ve Borik Asit taşıdığı bilimsel incelemelerle tespit edilmiştir. Tüm bu bilimsel veriler ortadayken Aydın Valisinin, hiçbir maddi kanıta ve nesnel dayanağa sahip olmayan açıklamaları, trajikomik olduğu kadar; Aydın’ın zehirlenmesine neden olan bu jeotermal belanın, devlet eliyle daha da besleneceğini de göstermesi açısından vahimdir.
Aydın Valisi Sayın Erol Ayyıldız, jeotermal enerji üretimi ile kaplıcalar arasında bir analoji kurarak; jeotermal enerji üretimiyle yüzeye bırakılan akışkanların, tıpkı kaplıcalardaki sular gibi zararsız olduğunu kanıtlamaya çabalamıştır. Oysa yer kabuğunun farklı derinliklerinde; farklı yoğunlukta ve cinste metal, mineral ve gazlar bulunmaktadır. Dolayısıyla yer yüzeyine yakın derinliklerde bulunan kaplıca suları ile yerin binlerce metre derinlerinden çıkarılan akışkanlarda farklı yoğunlukta ve cinslerde metaller, mineraller ve gazlar bulunur. Açıklamasında “Jeotermal kanser yapmaz, bunun aksini iddia edenlere herkes güler” diyen Vali, ortalama bir zekâya sahip herkesi kendine güldürür olmuştur. Durumu “Kaplıcaya giren insan kanser mi oluyor” gibi yüzeysel ve çocuksu reflekslerle açıklamaya çalışan Sayın Vali, jeotermal santrallerin artışına bağlı olarak yükselen kanser ve solunum hastalıklarını nasıl açıklayacaktır? Ya da Sayın Vali, jeotermal santrallerin artışıyla baş gösteren; incir, pamuk ve kestanede görülen rekolte ve kalite düşüklüğünün nedenlerine dair de bir açıklama yapacak mıdır acaba? 
Tüm bu nedenler göstermektedir ki jeotermal santraller ve onların denetimsiz doğaya saldığı akışkanlar başta insan olmak üzere; bitki, hayvan, içme suyu ve bir bütün olarak toprak yaşamına zarar vermektedir. Öyle anlaşılıyor ki; Vali’nin, ÇED raporuna ihtiyaç duymadan açılmasına göz yumduğu işletmelerin doğayı kirletmesi ile uzmanlık alanı olmayan bir konuda bu kadar bilim dışı açıklamalar yapması arasında, bir neden sonuç ilişkisi bulunmakta. Ne diyelim,” bu kadar cehalet ancak tedrisatla mümkündür” dedi.

 

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 1742 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim