• Aydın22 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
ADD Kuşadası ve Didim'de Miting Yapacak
24 Ağustos 2015 Pazartesi 02:06

ADD Kuşadası ve Didim'de Miting Yapacak

ADD Aydın Şubeleri 30 Ağustos’ta Kuşadası ve Didim’de Terör’ü Protesto Edecek Miting Düzenleme Kararı Aldı.

ADD Aydın Şubeleri 30 Ağustos’ta Kuşadası ve Didim’de Terör’ü Protesto Edecek Miting Düzenleme Kararı Aldı. 
Atatürkçü Düşünce Derneği Aydın İli Şubeleri Eşgüdüm toplantısı 23 Ağustos 2015 Pazar günü Kuşadası Belediyesi Toplantı Salonunda Erkan Yücel Sahnesinde Kuşadası Şubesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Eşgüdüm Toplantısına, Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşe Günbey Şerifoğlu, ADD Kuşadası Eski Başkanlarından Nail Topal Aydın’da Faaliyet gösteren ADD Şubeleri Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldılar. Atatürkçü Düşünce Derneği Aydın Şube Başkanı Günver Güneş’in başkanlık ettiği ve Aydın’daki ADD Şubelerinin katıldığı eşgüdüm toplantısı divan heyetine ADD Kuşadası Şube Başkanı Nazan Bozkurt, Söke Şube Başkanı Münevver Örnek, ADD Kuşadası Üyesi Nuray Kırkavak seçildiler.
Toplantıya geçtiğimiz haftalarda vefat eden Davutlar Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Erdem ve Terör olaylarında yaşamını yitiren Asker ve Güvenlik görevlileri için 1 dakikalık saygı duruşu ile başlandı. Kuşadası Belediye Başkan Yardımcısı Ayşe Günbey Şerifoğlu katılımcılara iyi dileklerini belirten başarılar dileyen konuşmasının ardından ADD Kuşadası Şube Başkanı Nazan Bozkurt Şube Faaliyetleri etkin Kadın Grubunun çalışmaları hakkında bilgi verdikten sonra sözü Divan Başkanı Günver Güneş’e bırakmıştır. Toplantıya katılan Aydın, Nazilli, Söke, Kuşadası, Didim, Karacasu, Çine, Davutlar, Atça, Akbük Şubeleri ile Yenipazar Temsilciliğinin katıldığı eşgüdüm toplantısında şubelerin etkinlikleri yanında ülke gündemine dair konular ele alındı. Şube Etkinlik Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi-Kültürel-Sosyal Etkinlikler- Üyelik Kampanyası, İktisadi İşletme Açılması konusu- Şube Genel Kurulları ile İlgili Görüşme- Yenilenen Şube Yönetimleri-üye iletişim bilgi formlarının düzenlenmesi- Atatürkçü Düşünce Dergisi- Atatürkçü Aydın Dergisi –Gençlik Kolları- Kadın Kollarının Oluşumu- - Genel Üye toplantıları, - Diyarbakır Şubesi Bina alımı kampanyası ile 7 Haziran Genel Seçimleri Sonuçları ve Yaşanan Siyasi Kaos- Terör Olayları- Cumhurbaşkanının Yarattığı Fiili Yönetim Şekli Değişikliği Açıklaması Karşısında ADD’nin duruşu- Ege Adaları ve Yabancılara Toprak Satışı- Jeotermal- Menderes Kirliliğinin konuşulduğu eşgüdüm toplantısında ayrıca iki aylık çalışma takviminde yer alan 2 Aylık Çalışma Takviminde Yer Alan Etkinliklerin Çıkarılması- 30 Ağustos Zafer Bayramı- 1 Eylül Dünya Barış Günü- 4 Eylül Sivas Kongresi- 7 Eylül Aydın’ın Kurtuluşu- 19 Eylül Şehit ve Gaziler Günü- Haftası- 26 Eylül Dil Bayramı- 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile ilgili şubelerden yapılacak etkinlikler hakkında bilgi alışverişinde bulunulmuştur.  
Dilek ve Temennilerin ardından İbrahim Çoban, Nail Topal, Atilla Dağıstanlı, Nurten Targıtay tarafından hazırlanan Eşgüdüm sonuç bildirgesi Nail Topal tarafından okunmuştur. Bir sonraki Eşgüdüm toplantısının Aydın’da yapılmasının kararı alındıktan sonra anı fotoğrafları alınmış ardından toplantıya son verilmiştir. 
ADD AYDIN ŞUBELERİ KUŞADASI EŞGÜDÜM TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
“TÜRKİYE GERİCİLİĞİN VE BÖLÜCÜLÜĞÜN TEHDİDİ ALTINDADIR”
Ülkemizin sorunlarına çare olamayan 7 Haziran genel seçimlerinin üzerinden 70 gün süre geçti ancak herşey gittikçe daha kötü bir duruma geldi ya da getirildi. Terör olayları ve şehit haberleri ülkemizin gündeminden eksik olmamaktadır. Emperyalizmin emrindeki PKK terör örgütü, kanlı eylemlerine yeniden başlamış, son 45 günde 35 güvenlik görevlisi şehit edilirken, 15 vatandaşımız da öldürülmüştür. 
Güneydoğu Anadolu bölgemizde, emperyalistlerden güç alanların “özerklik” çığlıkları atarak, devlete meydan okudukları bugünlerde, ülkemizi kan gölüne döndüren terör örgütüyle müzakere yerine, etkili mücadele yapılması gerekmektedir. Kan dökenlerin hesap vermesi ve en önemlisi de akan kanın durması gerekmektedir. Barış, “başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen Selahattin Demirtaş’ın terör örgütüne destek veren söylemleriyle gelmez. Barış, kendini kurtarmak için ülkeyi yangın yerine döndürenlerin ve “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir” diyenlerle gelmez. Barış, ülkenin bölünmesi için hazırlanan senaryolara ortak olanlarla da gelmez. Barış, katille gelmez, hırsızla gelmez, emperyalizmin kucağına oturanlarla asla gelmez. 
Ülkemize barış gelmesinin ve terör belasından kurtulmanın yolu Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmaktan geçer. Barış ülkeyi ve insanları sevmekle başlar. Barış, feodalite düzenini kaldırmaktan geçer. Barış, emperyalizme hak ettiği dersi bir kez daha vererek, yurtsever politikalar ve onurlu mücadelelerle gelir. 7 Haziran’da yapılan seçimlerin ardından ülkemiz herkes tarafından anlaşılamayan bir şekilde karıştı, olaylar çıktı, ölen ve yaralananlar oldu. Ne yazık ki bu durum halen sürmektedir. Siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri ise başka dünyalarda yaşamakta, hatta bazıları emperyalizmin ekmeğine yağ sürmektedirler. Emperyalizm, MHP’ye AKP’ye sahip çıkma görevini verirken, HDP’ye de PKK’ya sahip çıkma görevini uygun görmüştür Barış silahların ucunda değildir, olmamalıdır da.. Onurlu toplumlar, silahların gölgesindeki demokrasi taleplerini kabul etmez, etmemelidir de.. Barış, katille gelmez, hırsızla gelmez, emperyalizmin kucağına oturarak asla gelmez, gelmemelidir de.. Barış ülkenin bölünmesiyle, parçalanmasıyla da gelmez. Barış, PKK gibi terör örgütüne, gerilla diyerek ya da özgürlük savaşçısı diyerek de gelmez.  Barış sevgiyle gelir, dostlukla gelir. Barış, paylaşımda eşitlikle, insanca bir düzenle gelir. Barış ağalık, şeyhlik, feodalite düzenine son vererek gelir. Barış yurdunu ve insanlarını severek gelir. Barış ülkedeki tüm insanların kardeşlik temelinde buluşarak, ulusal politikalarla kalkınarak gelir. Barış, ülkesinin aydınlanması için özverili çalışmalar yapılarak gelir. Emperyalizmi ve işbirlikçilerini kovmadan, tam bağımsızlık olmadan barış da olmaz.. 
ABD’nin isteğiyle yapılan açılım süreci, ülkemizi bölmeye ve parçalamaya yönelik bir projedir. Amaç, ABD’nin kucağında Kürdistan adlı bir kukla devlet kurarak, Güneydoğu Anadolu bölgemizin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmektir. Türkiye üzerinde oynanan emperyalist oyunları görmeden, anlamadan yapılan eylem ve söylemlerin içeriği boştur. Ülkemiz AKP iktidarında açılımı, Habur rezaletini, Oslo görüşmelerini, Dolmabahçe mutabakatını yaşamıştır. PKK terör örgütüne, IŞİD denilen terör örgütüne, çocuk katili terörist başına, terörist örgüt sempatizanlarına sonsuz hoşgörü ve kollama AKP iktidarı zamanında yaşandı. Her gün ölüm, yaralama, bombalama gibi olayların yaşandığı ülkemizde TBMM’yi tatile sokmak, en kısa tanımıyla vatana ihanettir.
 
Seçim sonucundaki belirsizliğin de etkisiyle günümüzde artarak kendini gösteren terör, açılım adı verilen sürecin ne kadar aldatıcı ve gerçeklikten yoksun olduğunu ortaya koymuştur. Dağdakilerin silah bırakmadığı gibi, daha da silahlandıkları ve sırtlarının sıvazlandıkları anlaşılmaktadır. İmralı ile Kandil hattı devreye sokulurken, Türk Silahlı Kuvvetleri etkisizleştirilmiş ve bugünlere gelinmiştir.  Yaklaşık 40 bin insanımızı öldüren PKK terör örgütünün yaptığı katliamları kınayamayanların, terör kimden ve nereden gelirse gelsin, hangi amaçla yapılırsa yapılsın, karşıyız diyemeyenlerin, ülkemizin bugünkü duruma getirilmesinde büyük sorumlulukları, rolleri ve görevleri vardır. Şeriatçı IŞİD terör örgütünün yaralı militanlarını hastanelerimizde tedavi ettirerek, koruyup kollayan AKP iktidarı, onlara para ve silah yardımında da bulundu. AKP iktidarı, sınırlarımızı yol geçen hanına döndürmeseydi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni etkisiz konuma getirmeseydi, Terör örgütleri ve teröristler bu kadar azgınlık içerisinde hareket edemezlerdi. “Yurtta barış, dünyada barış” yerine, “komşularla sıfır sorun“ politikası ülkemizi büyük sıkıntıların içine itmiştir.
     Emperyalizmin gölgesinde siyaset yapmaya çalışanlar, işgal planlarına aracılık yaptıklarının farkında değillerdir. Teröre alkış tutanlar, günü gelince alkış tuttukları terörün kurbanı olurlar. Emperyalizmin gölgesinde ne sosyalistlik, ne de yurtseverlik yapılır. Mazlum ülkeler, emperyalizm belasından kurtulmadıkça, emperyalizmi tarihin çöplüğüne gömmedikçe dünya halklarına rahat yüzü yoktur. Bunun için emperyalizmi iyi tanımalı ve bilinçli mücadelemizi kararlı bir şekilde yapmalıyız Defalarca vurguladığımız gibi, kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, gerekçesi ne olursa olsun bütün terörist faaliyetlerle mücadele etmek hükümetlerin öncelikli görevi olmalıdır. İyi terörist, kötü terörist yoktur, mazur görülebilecek, muhatap alınabilecek terör örgütü yoktur. Bazı terör örgütlerini hoşgörüyle karşılayan, bazı terör örgütleriyle müzakere yapılarak onları da tatmin edecek siyasi çözümler bulunmasını önerenler ve destekleyenler bu gibi insanlık dışı saldırıların manevi sorumluluğunu paylaşmaktadırlar.
Bu ülkede ne yazık ki oyunlar kuralsız oynanır. Çünkü iliklerimize kadar işlemiş bir otorite anlayışımız var. Türkiye monarşinin yıkılışından yıllar sonra tekrar sultanlık özlemini saklamayan bir siyasetçiye yüzde 52 oy’la destek vermiştir. Yasama, yürütme ve yargının tek kişide toplandığı bir rejime demokrasi denilebilir mi? Sadece sandığa indirgenmiş bir rejim, seçilmiş krallar yaratmaktan başka bir işe yarar mı? Yoksa “Anayasa da neymiş ulan?” diye narayı basan mı kazanır? Kendimizi kandırmayalım. Şu an gırtlağına kadar yolsuzluğa, hırsızlığa, hukuksuzluğa, şiddete, kuralsızlığa batmış, uçurumun kıyısına gelmiş bir ülke durumundayız. Meclis tatilde, her şeyi kontrol etmeye hevesli, yasama, yürütme ve yargıyı vesayeti altına almaya çalışan bir Cumhurbaşkanı var.   O arada sonucu hoşa gitmeyen seçimleri tekrarlamak böylece sultanlık için gereken Meclis çoğunluğunu elde etmek için kanlı bir oyun oynanıyor. Her zaman olduğu gibi bedeli yine masum, iyi niyetli, garip çocuklarımız ödüyor. Türkiye bir iç savaş ortamına çekiliyor. Amaç sadece iktidar.  Türkiye’deki siyaset oyunu bu kurala göre işliyor. AKP’nin iktidar yılları öylesine anayasa ihlalleriyle, öylesine suçlarla dolu ki hesap vermemek için her şeyi göze almış durumdalar. Bu yüzden masayı dağıtıp, ortalığı kana boğuyorlar. Koalisyon görüşmeleriyle de göz boyuyor, zamanın dolmasını bekliyorlar. Bizim gibi ülkelerde hiçbir siyasi analiz, liderin psikolojisi ve oyun planı hesaba katılmadan yapılamaz / yapılmamalı. Çünkü yanlış çıkar. Türkiye’de olup biten her şey bir “seçilmiş kral”ın iradesine göre şekilleniyor. Sözde koalisyon görüşmeleri tiyatrosu ile ülkeyi erken seçime götürmesinin bahanesini oluşturdular. Bu ülkeyi gerçekten seven yurtseverlere düşen görev, akıllı olmak, durumu iyi değerlendirerek kan tuzaklarına sürüklenmemek, kutuplaşma şehveti içinde “Yaşasın ölüm” çığlıkları atmamak ve her şeye rağmen barışı, insanlığı, kardeşliği savunmaya devam etmek olmalıdır. 
Türkiye’mizin siyasi, hukuksal, eğitimsel, ekonomik, terör gibi birçok sorunu varken, Suriye ile savaş kapıdayken, ülkemizin sorunlarına çare olamayan bu siyasi parti yöneticilerinin toplumu daha fazla kandırmadan gereğini yapmalarının zamanı gelmiştir. Ülkemizin sorunlarına Çağdaş, Laik, Demokratik, Bağımsız Türkiye penceresinden bakılarak, tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığında çözüm bulunmalıdır. Bunların dışında çözüm arayanların, kökleri Kuva-yı Milliye’ye dayanan yüce TBMM’yi daha fazla işgal etmemeleri gerekir.  Laik, demokrat, kardeşçe yaşanan, barış içinde bir Türkiye’yi özleyen herkesin çok dikkatli olması gerektiği, oyun içindeki oyunları anlaması, birbirini uyarması gerekmektedir. Geleceğe olan umudumuzu hiç yitirmedik. Zulüm ve kan ne kadar artarsa artsın, geleceği haktan hukuktan, demokrasiden, barıştan yana olanlar kuracaktır. Bu zor yılları birbirimizi kırmadan dökmeden, dayanışma içinde, dikkatli, anlık öfkelere kapılmadan, soğukkanlılıkla atlatmak zorundayız.

 

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 1437 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim