• Aydın25 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
GAZETECİLER KAHVALTISI
08 Ağustos 2019 Perşembe 11:50

GAZETECİLER KAHVALTISI

Didim Ticaret Odası Gazetecilerle Bir Araya Geldi

Didim Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Erbaş Başkan Yardımcısı Hikmet Atilla, Yönetim Kurulu Üyeleri Celal Gümüş, İsmet Kartal, Figen Cevrem Gürsoy ve Burhan Teke ilçede görev yapan basın mensupları ile bir araya geldi.

Didim Ticaret Odası 24 Temmuzda gerçekleşen basın bayramı kutlamalarına ildeki programlarından dolayı katılamamıştı. Bu sebeple gecikmiş bir program icra ettiklerini belirten Başkan Hilmi Erbaş gazetecilere anlayış gösterdikleri ve davete icabet ettikleri için teşekkür etti. 24 Temmuz 1908’de sansürün kaldırılarak gerçek gazeteciliğin başladığını ifade ederek basın mensuplarının bayramını kutladı.

Gerçekleşen kahvaltıdan sonra Ticaret Odası Yönetim Kurulu, basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Soru: Turizm sezonunda beklenen hareketliliğin sağlanamadığı düşünülüyor?

Hilmi Erbaş: Türkiye yapısal sorunlarını biriktirmiş durumda, bunun sıkıntısını çekiyoruz. Ticaret erbabı ile bir araya geliyoruz. Temas halindeyiz. Gelirlerinin nasıl olduğunu soruyoruz. Aksaklıklar var mı soruyoruz. Türkiye’de refah seviyesinde, satın alma noktasında hane halklarının gelirinde bir azalma oldu. İnsanların gelirleri ve harcama oranları azaldı. Genel olarak bir iktisadi sorun söz konusu. Buna karşı bir serzenişin olduğunun farkındayız. Genel anlamda turizm sezonuna ilişkin değerlendirme yapmak istersek bu çok uzun olur. Stratejik olarak turizmin planlanması konusunda eksiklikler var. Kentlerin planlanması, turizm tesislerinin planlanması ve konumlanması, her şey dâhil sistemin uygulanması gibi problemler var. 30 – 40 yıl önce turizm mastır planı hazırlanarak her şeyin planlı yapılmaması noktasında problemler var. Belli bölgelerde yoğunlaşmanın getirdiği problemler var. Bakanlık da, yerel yönetimler de, sivil toplum da bir takım çalışmalar yapıyor. Turizmin çeşitlendirilmesi, sezonun uzatılması, kalitenin yukarı çekilmesi için çalışmalar var. İlçemizde de bu konularda eksiklikler var. Kent bütününde, turizm özelinde mastır planının geçmişte yapılmamış olmasının eksiklikleri var. Turizm, inşaat, tarım ve üretim tarafında yeni yapılanmalara ihtiyaç var. Türkiye’de de buna ihtiyaç var. Türkiye de, Didim’de yapısal reformlar yapmadan ilerleyemez. Yatırımcılarımız hangi alanlara yönelmeli, hangi alanlarda değişime gitmeliyiz noktasında arayış içerisindeyiz. Bu uzun bir iş uzun bir süreç. Uzun vadede turizmin çeşitlendirilmesi, Türkiye sathına yayılması, tanıtım faaliyetlerinin birleştirilmesi, kalitenin yükseltilmesine yönelik bir çalışmada yürüyor. Biz de ilçe olarak farklılaşmalıyız. Ülkeler kentler ve kent içinde firmalar rekabet içerisinde. Bizim de kaliteliyi, çeşitliliği arttıran adımlar atmalıyız. Tek başına Ticaret Odasının, Belediyenin, Kaymakamlığın atacağı bir adım değil ortak akılla atılacak bir adım.  Bu çalışmalarda karar vericilere yön gösterecek adımlar atmak istiyoruz. Turizm, tarım ve kentleşmede bu çalışmaları yapacağız. Bunları muhatapları ve akademisyenlerle tartışacağız. Sorunlarımızın tespiti ve önermeler geliştirmek için bunu yapacağız.

Hikmet Atilla: Bize yapılan müracaatlara göre açılan işletme sayısı kapanandan fazla. Tüm Türkiye’de düşüş yaşanırken Didim’de artış var. Otellerimiz haricinde ikinci konutlarda da bir turizm artışı var. İşletmelerin bu şekilde fazla açılmasının sebebi de ikinci konutlara gelenler sayesindedir. Geçen yıl turist 647 dolar harcarken bu sene 627 dolara düştü. Dövizde de düşüş var. Anlaşmalarını aylar öncesinden yapan otelcilerimiz bu durumdan olumsuz etkileniyorlar. Fiyatlar yükselirken döviz düşüyor.

DİTAB, Turizm Derneği, Esnaf Odası, Ziraat Odası, Şoförler Odası Esnaf Kefalet Kooperatifi bunların hepsi turizme katkı sunuyor. Ama bunlar bütçe meselesi. Bizler de fuarlar haricinde yurtdışında tanıtım çalışmaları workshoplar yapalım isteriz. Ama bunlar bütçeye bağlı. Siyasi çıkışlar, Avrupa ile siyasi gerilimler Avrupa basınına olumsuz yansıyor ve turizmi etkiliyor. Bu yıl sezondan çok umutluyduk. Sayı olarak yakaladık ama gelir olarak hedefi yakalayamadık. Eksiklikler var ama yeni gelişen bir turizm kentiyiz. Dikkatli hareket etmek gerekiyor. Hazine arazilerini çok iyi planlayıp çok iyi bir turizm kentine dönüşebiliriz. 

Van’da çocuklar dört dilde Van kalesini anlatıyor. Ama bizim yerli halkımızda, esnafımızda henüz Apollon tapınağını ziyaret etmeyen kişiler var. Apollon’un, Milet’in hikayesini bilmediğimiz sürece turizmde bir çeşitlilik yakalayamayız. Kendi kendimizi de yetiştirmeliyiz. Didim’in hikayesi var ama bunları bilmeli ve anlatmalıyız.

Hilmi Erbaş: Kişi başına elde ettiğimiz gelir her yıl düşüşte bu da bizim fiyat ile rekabet ettiğimizi gösteriyor. Türkiye’de tesislerimizi farklılaştırarak kalite ile rekabet etme yerine benzeştirip fiyat ile rekabet ediyoruz. Böyle fazlaca bir yere varamayız. Kendimizi farklılaştırmaya ihtiyaç var. Kentleşme, kırsal turizm, festivaller, yaşam alanları, kültürle tanıtımla ve verilen hizmetlerin kalitesini arttırarak iyileşmeye ihtiyaç var. Makro planlama ile başlayarak kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapmalıyız.  Topyekûn bir kültür oluşturup kolektif aklı harekete geçirmeliyiz.

Soru: Tarıma Dayalı Balıkçılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi hakkında tartışmalar var?

Hilmi Erbaş: Bu konu kamuoyunda tartışılıyor. Biraz da Politik bir zeminde ilerliyor. Basın toplantısı ile görüşlerimizi ifade ettik. Bir konuyu bağlamından koparıp bilimsel veriler olmadan konuşmak o kadar zor ki. Türkiye’de mevzuatlara uyma noktasında, mevzuatların uygulanması noktasında, kurallara uymama eğilimi genel bir kural haline gelmiş durumda. Uyanları tenzih ediyorum. Balık çiftlikleri konusunda da bu sebeple endişeleri kamuoyu geçmişten beri taşıyor. Biz şunu açıkça ifade edelim, Balık çiftliklerine, üretime ve satışına karşı olan yok. Düşünülen kent, üretilen yer, doğru mu? Kaş yapalım derken göz çıkarıyoruz. Tesislerden Elde edilecek fayda vereceğimiz zarardan az mı, çok mu? Aydın’da jeotermal, Kazdağlarında altın arama faaliyetleri tartışılıyor. Türkiye’de doğal kaynaklar ve çevre üzerinde kamusal bazı yatırımlar yapılıyor ve bunların çevreye etkileri var. Balık çiftliklerinin çevreye etkileri konusunda ciddi endişeler var. Biz bu noktada bir bilimsel çalışmanın altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Bir raporlama çalışması ortaya çıkacak turizmcilerden aldığımız, sahillerden aldığımız, dalış yapan arkadaşlarımızdan aldığımız izlenim ve bilgiler var. Balık çiftliklerinin çevreyi kirlettiğine dair yaygın bir kanaat var. İkinci olarak ÇED yönetmeliğinde eksiklikler olduğunu tespit ettik. Hukukçu arkadaşımız o konuda da hazırlık yapıyor. Parça parça tahsisler var ve her biri bağımsız olarak ÇED’den muaf. Aynı bölgede toplam bir kapasiteye bakılmıyor. Yönetmelik eksikliği var ve kanunun etrafından dolaşılıyor. O konuda ciddi endişe var.

Biz kamuoyunu endişe duymasını, hassasiyet göstermesini anlıyoruz. Kamuoyunun basının sivil toplumun, turizmcilerin endişe duymasını anlıyoruz. Ama bu bir miktar istismar ediliyor. Balık çiftlikleri 2010 yılından beri var. Neden bu konu bugün konuşuluyor. 9 yıl geçmiş, manidar değil mi? Gündeme gelmesinde sorun yok ama gelme şeklinde sorun var. Ticaret Odasının durduğu yer ortada. Odanın müracaatçı kurum olması gerekiyor. Ticaret Odasının müracaatı yokken, durduğu yer ortadayken kurumlarla yaptığı görüşmeler konu ediliyor. Üç tane toplantı yapılmış. Üç toplantının daveti de onlardan gelmiş. Biz kamu kurumuyuz. Valiliğin bir kurumu davet ettiğinde icabet etmememiz mümkün olabilir mi. Orada da görüşlerimizi ifade etmişiz. Bir toplantıda da Sayın Belediye Başkanımız da vardı o da ifade etti. Ben de ifade ettim. Arkadaşlarımızda vardı. Basına kapalı bir çalışma toplantısıydı ama keşke açık olsaymış. Turizm Bakanına da gittik. Raporumuzu sunduk. Bakana ve Daire Başkanına ifade ederek desteğini alarak gelmişiz. Olmayan bir işin dedikodusu ile meşgulüz. Hassasiyet gösterenleri saygıyla karşılıyorum ama maksatlı bir şeyler olduğunu ifade etmek istiyorum. Ticaret Odası olarak bunun olmayacağını ifade ettik.

Soru: Meclis toplantılarına davet edilmiyoruz. Bütçenizden, ne yaptığınızdan, hangi projelerin konuşulduğundan bilgimiz olmuyor. Diğer Odaların ve Belediyenin Meclislerine giriyoruz. Ticaret Odasının Meclis toplantısına giremiyoruz.

Hilmi Erbaş: Ticaret Odasının her hangi bir şeyi gizlemesi söz konusu değil. Bu konu bir önceki basın toplantımızda gündeme geldi. Yönetim ve mecliste değerlendirdik. Bundan sonra meclis toplantılarımızın ilk bölümü basına açık olacak. Gündemlerimiz bir gün öncesinden size bildirilecek. Basına açık bölümde kamu veya sivil toplum kuruluşu yetkilisi bir misafirimiz olacak. Kamu kurumları ile ilişkilerimiz konusunda da ek bir gündem maddemiz olacak. O toplantılarda da sormak istediğiniz soruları cevaplarız. Basına bilgilendirmeler yapacağız. Diğer faaliyetlerimiz ve toplantılarımızdan bilgilendiriyorsunuz. Tabii ki bazı çalışma toplantılarımız oluyor. Mesela bu hafta iki toplantı yaptık ilçemizi ilgilendiren ama henüz olgunlaşmadığı için bunu ifade etmem doğru değil. Olgunlaştığında ayrıca basının karşısına geçip bilgilendiririz. Eksiğimiz varsa da gideririz.

Soru: İldeki diğer Odaları takip ediyorum geçen beş yılda Ticaret Odası, Odanın toplam kalite yönetimi dışında ortaya koyduğu herhangi bir kalıcı proje yok. Burada açıklamak istediğiniz. Önünüzdeki yönetim döneminizde ortaya koymak istediğiniz somut projeler var mı?

Stratejik planımızı hazırlıyoruz. O planda bu projeleri göreceksiniz. Onları bir takvime bağlayacağız. Bunları stratejik planımızla açıklamayı daha doğru buluyorum. Planımız ortaya çıksın ve meclisimiz onaylasın kamuoyuna duyuracağız.

Soru: Didim birlik olmayı beceremiyor. Ses getiren başarılı işlerde bile birleşme neden sağlanamıyor?

Hilmi Erbaş: 2018 yılına dönersek seçim çalışmalarında bunları çokça ifade ettik. Bir araya gelen, kolektif aklı kullanan, kurumların işbirliği olan kentlerin özgül ağırlığı artıyor. İlgili karar alıcılar üstünde etkili olmak istiyorsanız buna ihtiyaç var. Didim’de bir takım reaksiyonel süreçler yürüyor. Bir takım adımlar atılıyor, Devlet bir takım adımlar düşünüyor. İlçedeki kurumlar reaksiyon gösteriyor. Bizim reaksiyon değil aksiyon göstermemiz gerekiyor. Bir araya gelmiş kentler siyasi düşünceyi bir kenara bırakıyor. Kurumlar kendi işlerini ayrı ayrı yürütüyor, ve yürütecekler. Birlikte atılacak adımlarda bir ortak akıl oluşturma noktasında düşüncelerimizi biliyorsunuz. Bu konuda bir platform da inşa ettik. Öncülüğünü yaptık. Bayramdan sonra tekrar bir araya geleceğiz. Son süreç bir miktar zarar verdi, bunu da görüyoruz. Derlenme ve toparlanmaya ihtiyaç var. Kurumlara birlikte gidilirse, aksiyon planı ile gidilirse, gerçekçi bir dil ve zeminde konuşulursa başarı sağlanır. Mesela kamu arazilerinin özelleştirme idaresince satışı söz konusu. Planlamada Didim’in geleceğini planlamaya ihtiyacımız var. Toptan olmaz demek yerine kamusal alanların ve yeşil alanların olduğu bir plan istesek daha doğru olur. Yaptırmayız bakış açısı sağlıklı değil. Yaptırmayız yerine bu yanlış, şöyle yapılırsa doğru olur demek lazım. Didim’in bir aksiyon alması lazım. Kurumların hep birlikte bunu alması lazım. İlçedeki kurumlar birbirinin rakibi olamaz. Anlamsız konular etrafında dolaşırsak pozitif bir gündem yerine negatif bir gündem ile karşı karşıya kalırız. Didim’in pozitif gündeme ihtiyacı var. Burada size de görev düşüyor. Kaybedelim, yok olsun, negatif gündemi görmezden gelelim anlamında demiyorum. Gereğinde doğru ve yerinde konuşmak lazım.

Soru: Bir iddiaya göre bir gazeteci iki yazısına sansür uygulandığını iddia ediyor.

Hilmi Erbaş: Sansür bir gazetenin veya bir haberin denetimden geçerek basılmasına izin verilmeyişidir. Benim şahsımla ilgili haber ve eleştiri sınırını geçen bir sürü iftira kampanyaları yürütülüyor. Sizde kendinizi benim yerime koyun ne yapabilirim? Türkiye’de aksasa bile bir yargı var. Arkalarından davalar açılıyor, hakaret davaları. Davalar açmışız. Her davayı kazanmışız. Çünkü haber yapmanın ötesine geçip hakaret ediyorlar. Açık bir hakaret, haber yapmanın ötesine geçen bir durum varsa benim buna dava açmamdan daha doğal ne olabilir? Mahkeme yayın yasağı koyuyor. Durum bundan ibaret. Yargı orada, onlar da itiraz etsin. Dolayısı ile durum bundan ibaret. Benim sansür yapma gücüm nasıl olacak. Benim basında bir fotoğrafım var ikide bir paylaşılıyor. O soruşturma hakkında da bilgi vereyim. 1977 ve 1990 yıllarından beri kullanılan iki arazinin sahibi kanuni hakkını kullanarak kiralama yapmak istemiş. Onlardan istenen belgeler arasında ölçümler de var. Mesleki faaliyet olarak ölçüm yazmışız. Bunlara biz yer gösterdik iddiası ile soruşturmaya dâhil etmişler. Biri kullanılmaya başlandığında ben beş yaşındaydım. Diğerinde ise daha Didim’e bile gelmemiştim. İnsaf! bu mümkün olabilir mi? Biz bu konuda mücadele eden bir kurumuz. Vali Beyle, Kaymakam Beyle toplantı yapmışız. Platformun gündemine almışız. Bu haberlerle bu fotoğrafı yan yana getirmek doğru değil.

Her habere de dava açmış değiliz ama her hakarete dava açmak hakkımız.

Soru: Kos Adasına seferler başladı. Ticaret Odasının da bu konuda girişimleri olduğunu biliyoruz. Bu başlatılan seferler ile Ticaret Odasının ilişkisi var mı?

Hikmet Atilla: Başlayan seferler bireysel bir çalışmadır. Arkadaşlarımızı destekliyoruz. 3. Sefer yapıldı. Son seferde oradan da gelenler olduğunu duyduk. Bizim temennimiz de Kos’tan buraya gelenlerin olması. Bu çalışmaların devam etmesini, sefer sayısının artmasını istiyoruz. Daha iyisi nasıl olur diye çalışmalıyız. Ayrıca bir kurvaziyer gemisi de ilçemize geldi. Ama bakıyorsunuz otobüsler, rehberler dahi Kuşadası’ndan gelmiş. Bize bir katkısı olmamış.

Soruları cevaplayan Ticaret Odası Yönetimi katılımları için Basın mensuplarının teşekkür ederek daveti sonlandırdı.   

dsc_3785.jpg

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 486 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim