Kemalettin EĞİLİ : Bunlar Tabiattan gelen Otlar. Hormon Yok, İlaç Yok +-

AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Sedat ÜNLÜ Söke'nin Meşhur Ve Renkli Sİmalarından Kemalettin EĞİLİ(Pala Dayı) İle Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi

Sedat ÜNLÜ : Kemalettin Amca biraz kendinizden bahseder misiniz?

Kemalettin EĞİLİ : 1938 Söke Doğumluyum

1938 doğumluyum, Söke’liyim. Esas doğum yerim Kemalpaşa Mahallesi. 7 yaşından sonra Cumhuriyet Mahallesi’ne geldim. Halan daha aynı mahallede hayatımı sürdürmekteyim. Ailem vefat edeli dokuz yıl oldu. Yalnız yaşıyorum.Kimsenin ne malında gözüm var,ne canında gözüm var, ne hayatında gözüm var. Sen ne iş yapıyorsun, neden bu işi yapıyorsun diye karışmam. Hiçkimseye karışmam.Çoluğum çocuğum burada. İyi kötü elimden geldiği kadar evlendirdim.

Kemalettin EĞİLİ : Kendi Hayatımı Kendim Yaşıyorum

Şimdi onlar mutlu, ben mutluyum. Ama kimsenin evine de sokulmuyorum.  Ne oğlumun evine sokuluyorum, ne kızımın evine sokuluyorum. Kimseye ağırlık yapmayı istemiyorum. Kendi hayatımı kendim yaşıyorum. Elimden geldiği kadar da çocuklarıma yardım ediyorum.

Sedat ÜNLÜ : Söke’nin yerlisi olarak hayatınızı burada geçirdiniz. O günlerden bu günlere gelirken Söke’de neler değişti?

Kemalettin EĞİLİ : Söke’de Olduğu Gibi Hayat Değişti

Olduğu gibi hayat değişti. Söke bir zamanlar böyle bir şehir değildi ki. Şimdi bu görmüş olduğun yerlerde, bu Belediye Meydanı’nda ılgın ve söğüt ağaçları vardı. Burada, Belediye’nin önünde  pazar kuruluyordu. Şurada langarlar oluyordu. Langarların altında buğdaylar, arpalar, darılar, fasulyeler  oluyordu. Olduğu gibi Pazar burasıydı.Yoktu başka yani.

Kemalettin EĞİLİ : Şimdi İnsanların Birbirlerine Karşıki Davranışlarını Anlamıyorum

O zaman ucuzluk çoktu. İnsanlar mutluydu. Birbirlerine karşı daha fazla hürmet  gösterirdi. Şimdi insanların birbirlerine karşıki davranışlarını ben anlayamıyorum. Anlamıyorum çünkü 5-10 kuruş kazanıyor Allah versin ama niye büyüksü hareketlerin var? İlkin sen kendi evvveliyatını bir düşün. Evveliyatın neydi senin? Kimin çocuğusun, kimsin? Kimsin ki bu kadar yüksek tavırlarla hareket ediyorsun? Bunlar hep yanlış. Çok yanlış.

Kemalettin EĞİLİ : Bir Kişi Bile Benim Hakkımda Yaramaz Diyebilecek  Mi?

Şimdi küçükler büyükleri şu kadar saymıyor. Onun için ben buna karşıyım. Benim yaşım 79. Beni şurada bir tanesi, şuradaki romanlara sor beni,birisi benim hakkımda yaramaz diyebilecek mi? Diyemez, çünkü yaramazlıkltan hoşlanmıyorum ben. Ne yaparım, ne de yaptırırım. Mustafa’nın (Mustafa KAVRUK) çocukluğunu, babasını, dedesini, amcalarını çok iyi tanıyorum. Bir zamanlar onun dedesi tütün ekerdi. Biz onların yanında çok tütün kırdık. Çalıştık çapa yaptık. Bir kardeş gibiydik.

Sedat ÜNLÜ : Hangi işleri yaptınız hayatınızda?

Kemalettin EĞİLİ : Para Kazanmaya Tuğla Ocaklarına Gidiyorduk

Tuğla ocağında çalıştım. Tuğla ocaklarına gidiyorduk. O zaman bir fasulye çapası vardı. Mısır çapası  darı çapası derler o vardı. Başka kabak, hububat bunları çapalamaya giderdik. Ama onlar bizi tatmin etmiyordu. Para kazanmaya tuğla ocaklarına gidiyorduk. Tuğla ocaklarında dizimize kadar çamur içinde, çamur karıyorduk. İçine de balyalarla saman atıyorduk. Tahtalar vardı, tahtalarla üstünü sildirip düzeltiyorduk. Bir zamanlar bütün evler, Söke’nin evleri böyle değildi ki. Çoğu hepsi biriketti. Bakma şimdi her taraf değişti. Pamuk işinde çalıştım.Çok çalıştım.Çapasını yaptım, efendime söyliyeyim patronların motorlarına baktım, yani tarım işçisi olarak o işi çok yaptım.

Sedat ÜNLÜ : Şu anda hayatınızı nasıl idame ettiriyorsunuz?

Kemalettin EĞİLİ : Hayatım Çalışmakla Geçiyor

Benim emekliliğim yok. Hayatım çalışmakla geçiyor. Mevsimine göre balık tutarım. Kendim tutar kendim satarım. Toptancıya vermem. Bir fakir şimdi benden üç kuruşa alıyorsa, başkasından on kuruşa alır. Ben işin o tarafında değilim. Ben bir fakiri ezdirmek istemiyorum. Kendim satarım; üç kuruş aşağı, beş kuruş aşağı veririm,toptancıya mal vermem.

Kemalettin EĞİLİ : Kış Mevsimi Gelince Şifalı Otlar Üzerine Çalışırım

 Onun mevsimi geçince karpuz mevsimi başlar. Karpuz alırım, kavun alırım arabam ile çarşının içinde satarım. Beni burada Söke’nin içerisinde bilmeyen insan yoktur. O iş bitti mi portakal işine başlarım. Portakal alırım, mandalin alırım. Bir yandan bir kasa limon alırım. Alır satarım. O iş bitti mi ot toplarım. Kış mevsimi geldiği zaman şifalı otlar üzerine çalışırım. Her şifalı otu bilirim. Hangi ot neye yarar hepsini bilirim.

Kemalettin EĞİLİ : Bir Tanesi Hariç Diğer Otları Ovadan Toplarım

Bu mevsimde şu an ot topluyorum. Şu mevsimde  öncelikle arapsaçı, ikincisi ebe gümeci, üçüncüsü turp, dördüncüsü hardal,beşincisi kelker, altıncısı tilkimen bir de ısırgan otu. Çok çok faydalıdır. İnsanların boğazlarına, ciğerlerine çok faydalı bir ottur. Ve şu bildiğiniz kelker var ya, o kelker ciğeri tazeler. İnsan onu bir ay yerse ciğeri tazelenir. Ve bir de şefketi bostan. Bu da şekere, tansiyona  faydalıdır.  Bir de sınavra o da şeker ve tansiyon için faydalı. Ben bunları kendim gidip topluyorum. Bir tek şefketi bostan dağlarda olur diğer otların hepsini ovadan toplarım.

Kemalettin EĞİLİ : Bunlar Tabiattan gelen Otlar. Hormon Yok, İlaç Yok

Bunlar ovada kendi halinde biten, tabiattan Allah'tan gelen  otlar. Hormon yok. İlaç yok.  Ben her topladığım otu burada satabiliyorum. Kalmıyor bile. Benim müşterim Söke’de çok.  Bence bu tabiattan gelen otlar tavuktan, etten bile faydalı. Bence bunları aşan bir tek balıktır. O da tabiattan çıkar. Üretim değildir. Faydalı olan tarafı bu. Bu gün bahçıvandan pırasanı,lahananı,marulunu , kerevizini, pancarını alıyorsun ama bunların hepsi hortmonlu, ilaçlı. Ama bizim getirdiklerimiz tabiattan çıkma. Kanallardan çıkıyor, su kuyularından çıkıyor, sürülmemiş yerlerden çıkıyor. Muazzam bir nimettir yani. 

Devam Edecek...

Röportaj : Sedat ÜNLÜ