• Aydın19 °C
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Muzaffer BALKIM : Soğuk Hava Deposuna İhtiyacı Var
18 Aralık 2016 Pazar 18:59

Muzaffer BALKIM : Soğuk Hava Deposuna İhtiyacı Var

AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Osman ÇELİKKOL Oben Elektronik İşletme Sahibi Muzaffer BALKIM ile Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi.

AydınÖzel Gazetesi Muhabiri Osman ÇELİKKOL Oben Elektronik İşletme Sahibi Muzaffer BALKIM ile Çok Özel Röportaj Gerçekleştirdi.

Osman ÇELİKKOL : Kendinizden bahseder misiniz ?

Muzaffer BALKIM : İzmir'de Televizyon Üzerine Eğitim Aldım

1968 Aydın doğumluyum. Eğitim olarak ilkokulu bitirdim. 79 yılında çıraklığa başladım. Ondan sonra televizyon ve renkli televizyonlar yaygınlaşmaya başladıktan sonra bir süre İzmir’de televizyon üzerine eğitim aldım. Profilo ve telefunken servisinde toplamda 9 yıl çalıştım. Bu arada Mimar Sinan Meslek Lisesindeki öğretmenlerimiz ile tanışmıştım. Ben onlara pratik eğitimleri veriyordum onlar bana teorik eğitimlerini veriyorlardı. Daha sonra 91 yılında kendi işyerimizi açtık.

Osman ÇELİKKOL : Aklınızda böyle bir işyeri açma fikriniz var mıydı ?

Muzaffer BALKIM : Profilo ve Siemens Yetkili Servisi Olarak Başladık

Evet aklımda olan bir şeydi. İlk işyerimi 1990 yılında Kurtuluş mahallesi Kıbrıs caddesinde açtım. Ufak bir yerdi. Daha sonra 91 yılında Cuma mahallesi egemenlik bulvarındaki 100 metrekare olan işyerimize yaşındık. Orada yine Profilo ve Siemens’in yetkili servisi ile başladık. Daha sonra ensafların kullandığı yazar kasaların servisine devam ettik. Uydu antenleri gibi, bunların hem satışını yapıyor hem de bakım ve onarımlarını yapıyorduk.

Muzaffer BALKIM : Tek Başıma Başladım ve Şuan 15 Kişiyiz

Orada 2016’ın ortalarına kadar devam ettik. Artık orası bizlere yetersiz ve trafik problemi olduğundan dolayı şuanda bulunduğumuz yeni işyerimize geçtik. Bu işe başladığımda tek başıma çalışırken şuanda ortalama çalışan sayımız 15. Şuan ki işyerimiz 380 metrekare bodrum kısmı ile beraber ve şuanda da yeterli geliyor bizlere.

Osman ÇELİKKOL : Samsung Yetkili Servisi ismini ne zaman aldınız ?

Muzaffer BALKIM : 2008'de Samsung Yetkili Servisi Olduk

Samsung Yetkili Servis adını 2008 yılında aldık. Samsung 2010 yılında ön plana çıktı. Daha önceleri Güney Kore Samsung şirketi  burada yoktu. Türkiye’deki distribütör firmaları Samsung’u yurtdışından ithal ediyorlardı. Samsung ürünleri çok fazla olduğu için her bir distribütör ayrı bir ürünü getiriyordu. Koyuncuoğlu firması PC monitörlerini, telefonları Genpa ve K.V.K getiriyordu. Tv’leri ayrı, beyaz eşyaları ayrı bir firma getiriyordu.

Muzaffer BALKIM : Güney Koreli Firma Türkiyeye Gelince Bizde Ana Firmaya Bağlandık

Samsung ürünleri 2008-2009 yıllarından itibaren ön plana çıkmaya başlayınca 2010 yılında Güney Koreli Samsung şirketi Samsung İstanbul Türkiye diye bir şirket adı altında geldiler. 2010 itibari ile Türkiye’ye gelerek kendileri konuşlandılar. Bizlerde bu süre de diğer distribütör firmalardan ayrılıp doğrudan Güney Koreli firmanın servisini yapmaya başladık. O zamanlarda sadece elektronik cihazlarına bakıyorduk. 2012-2013 yıllarında bünyemize beyaz eşya grubunu da kattık. Şuan da hem elektronik hem de beyaz eşya grubuna bakıyoruz. Bir tek cep telefonunu bünyemize katamadık. Çünkü şirket kendi almış olduğu karar ile birçok cep telefonu servislerini kapattı.   

Osman ÇELİKKOL : Benim telefonum arızalandığı zaman bu iş ile ilgilenen esnafa gidiyorum.

Muzaffer BALKIM : Tamircilerin Kanuni Sorumluluğu Yok

Piyasadaki herhangi bir tamirci dediğimiz serbest çalışan arkadaşlara verdiğimiz zaman onların çok fazla kanuni ve yükümlülüğü  yok. O yüzden telefonunuzun onarımlarını servislere nazaran çok daha rahat yapıyorlar. Rahatlıktan kastım bir yetkili servise gittiğiniz zaman öncelikle bir sorumlulukları var ve eğer şirket ekran tamamen değişecek diyorsa ancak bu şirket ekranı gönderdiği zaman değiştirebiliyor. Ama serbest piyasadaki bir esnaf bu dokunmatik camı söküp değiştirebilir. Bu o işi yapan esnaf ile cihazın sahibi arasındaki anlaşma ile alakalıdır. Ama yetkili servisler yaptıkları işin arkasında durmak zorundalardır. Bunun garantisini vermek zorundadırlar.

Osman ÇELİKKOL : Bir buzdolabı aldım diyelim. Buzdolabı da bir süre sonra bozuldu ve ben sizin gibi servise değil de dışarıdaki esnafın birine yaptırttım. Garanti sürem olduğu halde iptal olur mu?

Muzaffer BALKIM :  Aldığımız Ürünün Kullanma Kılavuzunu Okumuyoruz

Kendi sistemim içerisinde olmayan bir ürünü tamir edemem. Bundan sonraki alacağınız servislerin hiç biri garanti kapsamına girmez. Buradaki en büyük nokta şu. Biliyorsunuz ki bizde okuma yazma oranı çok düşük. Normal okullarda görülen okuma yazmadan bahsetmiyorum. Buna bende dahilim ve aldığım ürünün kullanma kılavuzunu kolay kolay okumuyorum.

Muzaffer BALKIM : Tüketici Kanunlarını Bilen Çok Az

Pratik çözme bilme kabiliyetimiz olduğu için nerden açılır, nerden kapanır, nerden ne olur diye kurcalamaya başlarız. Şimdi tüketici kanunları var ve bilen gerçekten çok az. Birçoğu da senden duymuş, diğer arkadaştan duymuş, Ahmet’ten Mehmet’ten duymuş ve benim böyle bir hakkım var diyorlar. Nerden biliyorsunuz öyle bir hakkınız olduğunu diye sorduğumda benim arkadaşım söyledi diyorlar.

Muzaffer BALKIM : Üreticilerinde Kanunu Var

Tüketici kanunları olduğu gibi üreticilerinde kanunu var. Devlet burada adalet sistemi dağıtıp üreticiye ürettiği ürünün arkasında durması gerektiğini söylüyor. Üreticide diyor ki evet ben ürettiğim ürünün arkasında dururum ama benim ürettiğim ürünü de tüketicinin zarar vermemesi gerekmektedir. Dolayısı ile burada bir adalet devreye giriyor.

Muzaffer BALKIM : Garantiye Ürünün Kendi Hatası İle Oluşan Şeyler Girer

Kullanıcıların bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek; çizme, kırma, yanlış elektrik tesisatından, yanlış montajdan kaynaklanan şeyler gibi ola ki TEDAŞ tarafından prizlere fazla elektrik gelebiliyor. Yıldırım düşebiliyor. Bunun gibi şeyler garanti kapsamı altında değildir. Bunu da birçok insan bilmiyor. Garanti demek üreticinin üretmiş olduğu cihazla kendi hatası ile oluşan şeylerin düzeltilmesidir. Ama bunu bilen insan yok.

Muzaffer BALKIM : Markalar İle Sözleşme Yapılıyor

Ben bugün Samsung   yetkili servisini yapıyor olabilirim. Bir başka arkadaşım Arçelik’in bir başka arkadaşım Philips’i yapıyor. Sonuçta bu mekanlar söylediğim şirketlerin değil. Bizim kendi işyerlerimiz. Sorumlulukları bize ait, gelirleri giderleri bize ait kısacası herşeyi bize ait. Biz de bu markalar ile sözleşme yapıyoruz. O sözleşmede bizim nasıl çalışacağımız, nelere uyacağımız, nelere uymayacağımız, uymadığımız takdirde ne gibi cezalar alacağımız gerek maddi gerek manevi gibi bunun yükümlülükleri yazıyor.

Muzaffer BALKIM : Ücretini Kullanıcıdan Temin Et Diyor

Ben sizin cihazınıza bir onarım yaptığım zaman şirket bana orada şunu soruyor; Mehmet beyin cihazının neyi varmış ? Diyelim ki görüntüsü yokmuş. Parça değiştirdin mi? Hayır değiştirmedim. Neden ? Görüntüsü yoksa mutlaka arızalı bir şeyi vardır. Arızalı değilken sen buna bir şey yaptıysan demek ki bu benlik değil, kullanıcı ile alakalı diyor. O zaman senin benle bir işin yok, ben sana ücret ödemem. Ücretini kullanıcıdan temin et diyor.

Muzaffer BALKIM : Kontrol Noktasında İnceleniyor

Diyelim bir parça değiştirdim. Bu sefer onu bana gönder diyor. Biz bunları gönderiyoruz. Onların kontrol noktaları var. Buralarda da incelemeler yapılıyor. Şimdi herkes iyi niyetli düşünüyor. Kanunlarda çıkıyor. Kanunlarda kötü niyetli insanlara göre çıkıyor. Devlet sana ne diyor mesela. Bu karayolunda 90’dan fazla hızlı  gidemezsin diyor. 90’dan yavaş gidene bir şey var mı ? Yok. 90’ını geçene ceza veriyor. Buradaki onarım sistemi de böyle.

Muzaffer BALKIM :  Bu İşin İçerisinde Rantta Dönebilir

Ben servis olabilirim. Sende benim çok yakın bir arkadaşım olabilirsin, akrabam olabilirsin veya ben sana 300 TL vereyim sen bu televizyonumu değiştirtiver, yenisini alayım ben. Bu işin içerisinde rantta dönebilir. Her ne kadar yetkili servis olsan dahi bunun kontrolünü yapmak zorunda. Samsung olarak 300’ü aşkın bir servisimiz bulunmakta Türkiye’de. Bu her servise her gün 1 TL fazladan para ödediğinizi varsayarsak çok fazla maddi çıkış olacağı için onlarda tedbir almak zorundalar.

Muzaffer BALKIM :  Garantiye Girerse Sorun Yok

Bu sefer ortada biz kalıyoruz. Tüketici diyor ki benim şöyle bir sorunum var.  Garantiye girerse mesele yok. Ben senin ürünün hatası, arızası, problemi, sorunu ne ise garanti kapsamına giriyorsa ben bunu gideriyorum. Senden istediğim evraklar olursa onları alıyorum. Bunu bildiriyorum. Karşı tarafta onaylıyor. Bununda bedeli belli bir tarihte yatırıyor.

Osman ÇELİKKOL : Samsung’a Profilo ve Siemens’i bıraktıktan sonra mı geçiş yaptınız ?

Muzaffer BALKIM :  Profilo Holding Grubu Konkordato Çekmişti

2007’lerde bıraktım. Yatay geçiş oldu diyelim. Şimdi o şirketler ile aramızda hizmet bakımından sorunlarımız oluyordu. Birde Profilo Holding grubu konkordato çekmişti yani ben iflas ediyorum manasında. Belki gerçekten iflas etti veya bir ticari zeka idi. Çünkü o geçişler döneminde Türkiye tüplü televizyondan plazma ve Lcd teknolojisine geçiş yapıyordu. Bunun için büyük bir yatırım yapması gerekiyordu. Bunlarda o maddi güç yok mu diye sorarsak elbette vardı. Bir tek elektronikte değil birçok sektörde şirketleri bulunmaktaydı. Burada Samsung gibi LG gibi Güney Kore firmaları piyasaya giriyordu. Onlar ile bir rekabet söz konusu idi.

Muzaffer BALKIM :  Büyük Ölçekli Şirketler Hatayı Affetmiyor

Şuna çok dikkat etmek gerekiyor. Bizim bulunduğumuz nokta küçük işletme. Yani hata yaptığımız takdirde zararımız kendi bütçemize göre büyük olabilir ama bizden büyük işletmelere göre minimum düzeyde bir zarar olur. Fakat devasa büyüklükteki şirketler hatayı affetmiyor. En küçük hatalarında milyonlarca dolar zarar ediyorlar. Şuan da bahsettiğimiz Lcd teknolojisi ile bütün dünyaya yayılan  LG ve Samsung’dur.

Osman ÇELİKKOL : Örneğin Samsung bir ürün çıkardığında LG geri kalmıyor ve hemen oda aynısı çıkarıyor.

Muzaffer BALKIM : Philips; Samsung ve LG’ye Göre Daha Zor

Rekabet faktörü. Yıllar önce bütün dünyada Sony vardı. Burada çok geniş kitlelere hitap ettiğiniz zaman birçok alternatifiniz olması gerekmekte. Şuan Türkiye’de Philips’te satılıyor ama diğerleri kadar değil. Philips’in geçmişi çok daha eski, çok daha marka fakat buradaki sıkıntı biliyorsunuz uydular ile televizyonları birleştirdiler ve Philips bazı konularda geri kalıyor. Çünkü ayarlamaları, kullanıcı menüleri, bahsetmiş olduğum Samsung ve LG’ye göre daha zor. Birini 5 dakika da ayarlıyorsunuz. Diğeri daha uzun sürüyor. Sizde tüketicisiniz bende tüketiciyim. Bize ne kadar çok bir şeyler sunuyorsa ve ne kadar rahat kullanım özelliği sunuyorsa hem de görsele hitap ediyorsa bizim tercihimiz doğal olarak o oluyor. Bugün Apple virüslerden korunmak için birçok şekilde kendini kapatıyor. Bu satışını etkiliyor mu; elbet etkiliyor.

Muzaffer BALKIM : Müşteriler Ürünlerinin Kaliteli Olduğunu Anlıyor

Orada ufacık dahi bir açık verilirse firmanın ismi sonuçta markası bütün piyasa ondan etkileniyor. Kimse aslında demiyor ki apple aslında iyi bir marka. Apple kalite bir marka telefonu varsa bilgisayarını alıyım, samsungda aynı şekilde telefonunu alıyorsun kullanımı kolay iyi diyorsun sonra televizyonunu da alıyorsun, zamanla varsa Vestel buzdolabımın da değişmesi lazım diyorsun onu da  samsung alıyorsun. Müşterilerde ürünlerinin kaliteli olduğunu anlıyor düşüncesiyle bilinçleniyorlar, samsung elektronik olarak her yönde çok ilerleme kat ediyor.

Muzaffer BALKIM : Antalya’da Büyük Bir Organizasyon Düzenlendi

Bizim de o kadar çok ürünümüz var ki; daha Türkiye piyasasına girmemiş, geçen yıl Antalya’da bir fuarımız vardı. Dünya çapında çok büyük bir organizasyon düzenlendi. Akıllı elektrik süpürgeleri robot olarak daha anca piyasaya girmeye başladı. Mesela Avrupa’da bizim de kullandığımız çamaşır makinaları var bizim burada kullandığımız önden yüklemeli önden cam kapağı açılır onların kullandıkları üstten yüklemelidir.

Muzaffer BALKIM : Üsten Yüklemeli Dönen Kazananlar En Sağlıklılarıdır

Aslında en sağlıklı olanda üstten yüklemeli olan dönen bir kazan vardır. O kazanın içerisine siz ağırlık koyuyorsunuz şöyle koyduğunuzu düşünün hazne aşağıda bu şekilde tutuyor ama önden yükleme olduğu zaman buradan arkadan tutuyor ve kazan bu şekilde yatay şekilde bir de şu vardır;  yani bizde hiçbir şey kullanım talimatına göre kullanılmaz diye bahsettiğim biraz önce daha yeni 1 ay kadar olmadı tesadüfen bir müşterimizle telefonla görüştüm.

Muzaffer BALKIM : Ben Telefon Sesinden Rahatsız Olurum

Bayanların telefonları çok meşgul olduğu için ben telefon sesinden rahatsız olurum. Telefonu açtım sonuçta benim müşterimdir, velinimettir kendimi öyle kimseden gizlemem. Müşteri sorununu anlattı dedim ki çamaşır makinasında battaniye yıkayamazsınız; neden dedi? Sordum battaniyeniz kaç kilodur? Kaç kilo olduğunu bilmiyorum dedi.  Ayrıca 2 tane battaniye koymuş makinanın içine nasıl olsa sığıyor dedi.

Muzaffer BALKIM : Çamaşır Kuru Olduğunda Ağırlığı Olmaz

Şimdi sekiz kilo çamaşırı ıslandığında sekiz kilo olmamasını gösterir.  Zaten çamaşırlar kuru olduğunda çok fazla bir ağırlığı, yükü olmaz. Kazanı doldurun, çıkartın ve tartın en fazla üç veya dört kilo olur. Ama ıslandığında dolayısıyla kazan arkadan tuttuğu için öne doğru ağırlık vermeye başlar ve onun ön tarafta ne kadar destek koruyucu olursa olsun üstten yükleme olunca kullanım ömrü daha uzun olur.

Osman ÇELİKKOL : Yabancılar Risk Almayı Sever

Türkiye’nin bu alana geçişi biraz zor olur. Çünkü halkımız devamlı İyi olmayana alıştığı için kötü bir bilinç var.  Zaten farklı bir şey görünce şaşırıyorlar ve bu ne ki diyorlar. Her zaman öyledir. Bir iş yapmaya çalışırsınız; var sayalım soğuk hava deposundan örnek veriyim.  Siz şuraya soğuk hava deposu kurun dersiniz. Siz imkânım yok dersiniz, herkesin imkânı vardır. Ama kimse yapmaz ama siz bulursunuz. İşler yolunda gittiği zaman bütün herkes kurmaya başlar ve genelde bizim milletimiz de böyledir. Yabancılar da öyle şeyler görmek zordur. Çünkü onlar açık, yenilikçi, riski alan ve batarım, çıkarım diye korkmayan insanlardır.

Muzaffer BALKIM : Küçük Şirketler İcatlar ile Para Kazanır

Şimdi bunun araştırmasını isterseniz internetten açıp bakın dünyada büyük şirketlerin haricindeki şirketler bir şeyler yapıp da icatlar ile çok para kazanan insanlar genelde tek bir noktaya bağlanıp kalır. Bu nokta nedir? Ben size söyleyeyim; şimdi senin Osman olaraktan bir ailen bir yaşantın var, hayatında bir şey konusunda zorlamıyorsundur ve bir şeye ihtiyacınız vardır. Satılmayan üretilmemiş en basitini söyleyeyim sana genelde ayakkabı bağcıkları ya siyahtır ya da kahverengidir.

Muzaffer BALKIM : Neden Siyah veya Kahverengidir

Sen kişisel olarak dersin ki bu neden siyah veya kahverengidir. Dersinki burası fosforlu yeşil olsa benim çok hoşuma giderdi dersin bir tane ayakkabı bağcığı alırsın onu fosforlu yeşil yaparsın kendi ihtiyacını görürsün ama bu sefer etrafındaki insanlar çok beğenmeye başlar bu sefer aklında bir fikir oluşur. Dersinki bu benim çok hoşuma gitti beğenenler de var.

Muzaffer BALKIM : Bir Bakarsın Zengin Olmuşsun

Ben bundan üreteyim, satıyım üç beş tane yapıp satıyım bir bakarsın ki zengin olmuşsun. Yani kendine ihtiyaç olan eşyalardan piyasada bulamadığın ya da bunu düşünmemiş birisinin aslında kendi ihtiyacını karşılamak için bir şey yaparsın. Sen fakat bir farkına varırsın ki sen ona ihtiyacı olan bir tek sen değilsin senin gibi birçok insanın da ona ihtiyacı vardır. İşte mesele bunu yakalayabilmektir.

Muzaffer BALKIM : Soğuk Hava Deposuna İhtiyacı Var

Burada asıl soru şu yapılması gereken biraz önce siz bana soğuk hava deposunu örnek vermiştiniz. Soğuk hava deposuna ihtiyacı olan arkadaş ekonomik imkânı yeterli olup da açsaymış ya da varsa bile onu cesaret edip açsaymış, emin olun o işten çok para kazanır. Bahsetmek istediğim bu soğuk hava deposuna ihtiyacı var ama soğuk hava deposu yok. Olmayınca belki onun gibi aydında elli kişinin ihtiyacı var.

Röportaj : Osman ÇELİKKOL

img_5421.jpgimg_5426.jpgsablonn.jpg

Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 6978 defa okunmuştur
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Aydın Özel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0544 8148480 | Haber Yazılımı: CM Bilişim